Psikolojik Danışman Tunahan Yılmaz
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, dürtüsellik gibi kavramlar kullanılarak tanımlanır. Genellikle çocukluk çağından başlayan DEHB erişkinlik dönemine kadar devam eder. DEHB’li bireylerin dikkatini sürdürmede zorluk çekmesi, yerinde duramama, motor kaslarını kontrolde zorluk, sonunu düşünmeden hareket etme ortak özelliklerindendir (Bayrak, 2020).
Kontrol altına alınmayan DEHB’ye sahip bireylerin işlevselliklerinde bozulmalar meydana gelir. Günlük görevlerini yerine getirmek onlar için oldukça zordur. Başladıkları işin sonunu getiremezler. Genellikle bunun sebebi birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmalarındandır. Tanılanmamış DEHB’li bireyler yaşadıkları sorunlar anlamlandırılmadığı için başka zorluklar yaşadığı zannedilebilir. Örneğin DEHB’li bir öğrencinin akademik başarısı düşük olmasının sebebinin zekâ düzeyi ile ilgili olduğu düşünülebilir. DEHB farkındalığı olmayan ebeveynlerin çocukları için farklı problemlerden şüphelenmesi olasıdır.
DEHB yaşamsal dönemlere göre farklı problemlerle kendisini göstermektedir. Aynı zamanda tanılanmış DEHB ile tanılanmamış DEHB’ye sahip bireylerin yaşadıkları problemler bile farklılık gösterir. Tanılanmamış DEHB’ye sahip bireyler tanı almış bireylere göre geliştirdikleri bağlanma sitilleri farklılaşabilir. Tanı almamış bireyler tanı almış bireylere göre anlamlı bir biçimde güvensiz bağlanma sitili geliştirdiği gözlemlenmiştir (Pazvantoğlu ve Ark., 2011). DEHB’ye sahip olduğunun farkında olmayan bireylerin güven problemi yaşaması ihtimaller arasındadır.
DSM-5'e (Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı) göre Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanı kriterleri şu şekildedir:
Aşağıdaki belirtilerden en az altısı (veya 17 yaş ve üzerindeki bireyler için en az beşi), en az 6 ay süreyle, gelişim düzeyine uygun olmayan ve uyum bozucu bir şekilde mevcut olmalıdır:
Detaylara dikkat etmeme veya dikkatsizce hata yapma (örneğin, okul çalışmaları, iş, veya diğer aktivitelerde).
Dikkati bir görev veya oyunda sürdürmede zorluk yaşama.
Doğrudan konuşulduğunda sanki dinlemiyormuş gibi görünme.
Talimatları takip edememe ve görevleri tamamlamada başarısız olma (örneğin, okul ödevleri, işyerindeki görevler).
Görevleri ve aktiviteleri düzenlemede zorluk çekme.
Sürekli zihinsel çaba gerektiren görevlerden kaçınma veya hoşlanmama (örneğin, ödevler, raporlar).
Sık sık eşyalarını kaybetme (örneğin, okul malzemeleri, anahtarlar, gözlük).
Kolayca dikkatinin dağılması.
Günlük aktivitelerde unutkanlık.
Aşağıdaki belirtilerden en az altısı (veya 17 yaş ve üzerindeki bireyler için en az beşi), en az 6 ay süreyle, gelişim düzeyine uygun olmayan ve uyum bozucu bir şekilde mevcut olmalıdır:
Elleriyle oynama veya yerinde duramama.
Oturduğu yerden kalkması gerekmeyen durumlarda yerinden kalkma.
Uygunsuz durumlarda koşuşturma veya tırmanma (ergenlerde ve yetişkinlerde huzursuzluk hissi olabilir).
Sakin bir şekilde oyun oynayamama veya boş zaman aktivitelerinde zorlanma.
Sıklıkla hareket halindeymiş gibi hissetme veya "bir motor tarafından sürülüyormuş gibi" davranma.
Çok konuşma.
Sorular tamamlanmadan önce cevap verme.
Sırasını beklemede zorluk çekme.
Başkalarının sözünü kesme veya işlerine müdahale etme (örneğin, oyunlarına karışma).
Belirtiler 12 yaşından önce başlamış olmalıdır.
Belirtiler en az iki farklı ortamda mevcut olmalıdır (örneğin, evde, okulda veya işte).
Belirtiler sosyal, akademik veya mesleki işlevsellikte belirgin bozulmaya neden olmalıdır.
Belirtiler yalnızca başka bir bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örneğin, anksiyete bozukluğu, depresyon, bipolar bozukluk).
DEHB’nin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda çağımızın alışkanlıklarının bireylerin bu bozukluğa sahip olmasa dahi bu bozukluğun belirtileri ortaya çıkmaktadır. Birçok medya aracı veya üretilen içeriklerin bireylerin odak sürelerini gün geçtikçe kısalttığı görülmektedir. Özellikle sosyal medyanın içine doğmuş kişilerin doğuştan itibaren maruz kaldıkları bu içerikler kronik bir dikkat sorununu var etmektedir. Toplumun ekran süresi gün geçtikçe artmaktadır. Yapılan araştırmalar da bu kanıyı desteklemektedir. Yapılan bir araştırmaya[1] göre Türkiye kullanıcıları diğer sosyal medya şirketlerine göre daha uzun soluklu içerikler üreten Youtube şirketini her geçen yıl daha az tercih etmektedir. Bu artış odak süresinin uzadığına dair bir fikir oluştursa da tüketilen içeriklerin dikkat gerektirdiği düşünülmemektedir. Özellikle sosyal medyada kısa süreli, bireylerin sadece birkaç saniye olacak şekilde dikkatini çekmeye ve tüketilmeye dayalı içerikler üretilmektedir.
Akıllı telefon bağımlığı ve DEHB belirtileri arasında pozitif anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Araştırmalara göre akıllı telefon bağımlılığı arttıkça dikkat eksikliği, dürtüsellik ve hiperaktivite gibi semptomların arttığı görülmüştür (Kaypaklı ve Tamam, 2019).
[1] We Are Social 2024: Global ve Türkiye Verileriyle Dijital Dünya
DEHB’nin tedavisinde birçok yöntem bulunmaktadır. Bilişsel davranışsal tedavi, ilaç kullanımı, psikoeğitim programları, özel eğitim çalışmaları, ebeveyn eğitimleri bunlardan bazılarıdır. Fakat genellikle ilaçlı tedavi uygulanmaktadır. İlaç tedavisinin kısa sürede etki göstermesi ve aynı zamanda diğer tedavi yöntemlerinin etkilerini arttırdığı bilinmektedir (Güçlü, 2002). Sosyal medya ve akıllı telefon kullanımına dikkat edilmelidir.
DEHB’nin tedavisinde tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemlerinin de kullanıldığı görülmektedir. Diyet, vitamin takviyeleri, bitkisel ürünler biyolojik alternatiflerdir. Aynı zamanda meditasyon, yoga ve nefes egzersizi uygulamaları da bulunmaktadır (Şaş, Büyükturan ve Büyükturan, 2018).
Psikolojik Danışman Tunahan Yılmaz
30.11.2024
Bayrak, N. (2020). Üniversite öğrencilerinde akıllı telefon bağımlılığı ve olası erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu arasındaki ilişki. Master's thesis, İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü.
Pazvantoğlu, O., Karabekiroğlu, K., Sarısoy, G., Baykal, S., Korkmaz, I. Z., Akbaş, S., ... & Şahin, A. R. (2011). Erişkin DEHB ve bağlanma biçimi ilişkisi. Anatolian Journal of Psychiatry/Anadolu Psikiyatri Dergisi, 12(4).
GÜÇLÜ, O., KAMBERYAN, K., KUTLAR, T., & YAMAN, M. (2002). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların anne babalarında iki uçlu duygudurum bozukluğu. Düşünen Adam, 15(3), 164-172.
Şaş, S., Büyükturan, Ö., & Büyükturan, B. (2018). Kas iskelet sistemi hastalıklarında tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemleri kullanım sıklığının değerlendirilmesi. Sakarya Tıp Dergisi, 8(3), 481-488.